en keyif aldığım alışveriş merkezi Selfiridges di. Hem de bizim seyahatimiz öyle bir
Hamileligimin ilk 3 ayında o kadar çok yolculuk yaptım ki! Henuz bebegimin varligini bilmeden gittiğim Ankara; sonrasında Antalya ve Kırklareli yolculukları , en sonunda da Londra. Içinde araba, uçak ve otobüs yolculuğunun da olduğu bu süreçte beni en zorlayan şey bitmek bilmez bulantılarımdı. Ne zaman ki 14. haftaya girdim bulantilarim azaldı ve seyahatlerde daha özgür ve rahat olabildim ☺
Şimdi size Londra seyahatimden kısa notlar paylaşacağım ☺
Londra’nın simgesi haline gelen telefon kulübelerini ben çok sevdim ☺ Kırmızı kulübe mi daha güzel siyah mı☺ Şansımıza Londra da kaldığımız 7 gün boyunca hava harikaydı. Yağmur yapmak söyle dursun ; kara bulutlar bile yoktu ! Akşam üzeri serinleyince deri ceket yeterli oluyordu. ( mayis ayının son haftalari) Londra’da bol bol yürüyüş yaptık. Bir yerden bir yere gitmek gerçekten çok kolay. Under ground metro sistemi harika. Ister yürü ister metro ile kolayca şehrin Bi ucuna ulaş. Üstelik hamileler için ‘baby on board’ rozeti veriyor sağlık bakanlığı. Ve bu rozeti taktığınız takdirde tüm koltuklar sizin☺ yer vermeleri için karninizi gözlerine sokmak zorunda değilsiniz ☺ Piccadilly Circus ve Covent Garden civarında yürüyüş yapmak çok keyifliydi. Aynı gün içerisinde bir çok yeri gezdik. Tower Bridge, London Eye, Trafalgar Square, Big Ben, Tower of London. Hepsi birbirine çok yakın dolayisi ile bir günde tamamlanabilecek bir gezi. Ama tabi ki biz bir defa ile sınırlı kalmayıp her yerini talan ettik London City’nin☺ Sabah 10 da çıkıp akşam 9-10 da geri döndük o kadar uzun süre gezdik ki! Bu süreçte tabi ki ara öğün olarak meyve ve Pret a Manger ya Sturbucks ya da Costa’dan aldığım sandwichler işe yarıyordu. Ama çabuk yoruluyordum saatte bir mola veriyorduk ve dinleniyorduk. Hamile iken gezilmez diye bişi yok ☺ National Museum’a da gittim hatta içeride fotoğraf çekilme yasağının olduğunu bilmeden fotoğraf bile cekildim☺ sansliydık ki içeride bir de müzik dinletisi vardı. Ama ben sokakta yapılan müzikleri daha çok beğendim açıkçası ☺ Piccadilly deki ara sokaklara mutlaka girin inanılmaz tatlı butikler var 💜 Tower Bridge 🙂 Thames Nehri boyunca karşılıklı olarak gezdiğimiz bu gün için paylaşacağım notlar bunlar. Şehrin merkezi olan Piccadilly ye gelince zaten bu yerlerin hepsini kolayca bulur ve gezersiniz hiiic kafaya takmayin:) londra Seyahatimizin diğer parçalarını da çok yakında paylaşacağım ☺ sevgiler
Kapadokya’nın başkenti Ürgüp’un ilk yerleşim yeri olan Kayakapi Mahallesi şimdilerde Kayakapi Premium Caves ile ihtisam yaşamakta.
UNESCO ve Dünya Kültür Mirasi Merkezi tarafından desteklenen Kayakapi Premium Caves, yüzlerce kaya ve tarihi yapıdan oluşmakta.
Kapadokya’nın eşsiz manzarasında birbirinden özel odada konaklamak mümkün. En
İtalya’nın başkenti olan Roma, tarihi, yapıları ve yeme içme kültürü ile Dünya’nın
Evimizde yaptıracagımız tadilatlar ya da yeni dekoratif değişiklikler için usta bulmak ne zor iş!
Arkadaşım Başak’ın yaşadığı bir olayı anlatacağım size.
Banyosundaki eski model kuvetten kurtulup yeniden dekore ettirmek istedi. Eşe dosta sorarak sonunda bir usta buldu ve sözde anlaştılar. Sonra seçimlerin yapılacağı gün ustanın yaptığı ters davranıslardan biraz işkillenen arkadaşım yine de aldırmamış ve devam etmiş sürece.Malzemeler sipariş edilip de işin yapılacagı gunün saati gelip çatınca Başak şoka girmiş. Neden çünkü, usta yok! Usta ne telefonlarına cevap veriyor, ne de kendisi arıyor!
Insanlık halidir deyip bekliyor. Ertesi gün oluyor yine ses seda yok.
Sonra oneren arkadaşına gidip olayı anlatıyor ve birlikte ustanın iş yerine gidiyorlar.
Usta gayet rahat bir tavırla; başka işlerinin olduğunu ve bu nedenle gelmediğini soyluyor.<br
Bayram tatilimizin son günlerini İstanbul’da geçirelim diye karar vermiştik eşimle. Ama tam olarak öyle olmadı 🙂 Çünkü ben son dakikada kocişimin aklını çeldim ve BüyükAda’ya gidip bir gece de orada kalalım dedim 🙂 Ve öyle de oldu :))
Arabamızı Bostancı otoparkında bırakıp 16.00 vapuru ile geçtik Ada’ya… Daha vapurdayken insan kapılıyor ada atmosferine…. Hele de benim gibi romantik biriyseniz daha Ada adını duydugunuz an tazeleniyor aşkınız, sevdanız 🙂
Kalacağımız otelin tarihi ve yaşanmışlıkları olmasını çok istiyordum… Her ada gezimizde önünden geçtiğimiz kubbeli ve kırmızı panjurlu tarihi Splendid Palas tam da böyleydi… Deniz manzaralı bir oda da seçtik mi olay tamamdı 🙂
Splendid Palas 1908 yılında açılmış. Düşünsenize tarihi içinde bu kadar barındıran bir sanat eseri burası!
Art Nouveau tarzından esinlenerek inşa edilmiş ancak odaların çerçevelediği aydınlık iç avlusu ve ve avlu etrafındaki sutunlarıyla otel mimarisi doğu ve batının sentezlendiğini bize açıkça gösteriyor. Tavanlar çok yüksek ve iki balkonu olan odamızın her iki balkon kapısı da denize açılıyor 🙂 Sanıyorum adada kalmanın en güzel yanı da bu 🙂
Gittiğimiz gün hava hafif yağmurluydu. Ama şansımıza biz odamıza yerleşip dışarıya cıktığımızda ne yağmur kalmıştı ne de rüzgar… Keyifli bir akşam gezintisinden sonra hemen güzel bir balıkçı lokantası bulup akşam yemeğimizi sipariş ettik 🙂
Sonra da ver elini Ada gezisi 🙂 Yağmur yağar ama biz yine de gezip keyif yaptık …. Bilmeyenler için belirtmek isterim ki, Adalarda motorlu taşıt kullanmak yasaktır. Ulaşım Faytonlar ve bisikletlerle sağlanır 🙂
Adadaki evlerin hepsi birbirinden güzel ve değerli bence. Böyle mimari yapıların önünde poz vermek de benim için paha biçilemez fırsat :))
Sonra da Ada’nın tadını çıkardık 🙂
Bu gördüğünüz bilardo topları da odamızın anahtarı 🙂 Oldukça orijinal bir fikir 🙂 O gece müthiş bir yağmur yağdı. Yüksek tavanlar ve camlarla çevrili odamızda yağmur sesini duyarak değil; hissederek uyumak bile ayrı keyifliydi… Sabah otelimizde güzel bir kahvaltı yaptık. Sonra da oteli keşfe çıktık 🙂 Özellikle sabah kahvaltıları çooook başarılı olan kaliteli bir otel burası. Ömrümde bu kadar güzel poaca yediğimi hatırlamıyorum. Otelin tarihi bir mimari olduğunu belirtmiştim. Asansörüne ba-yıl-dımm! İçi de dışı da ayrı güzel. İçinde oturulabilen bir asansör görmüş müydünüz? İşte bu öyle bir asansör 🙂 E tabi o zaman biz de asansör pozu verelim yani değil mi :)) Beni tanıyanlar bilir altın varaklı aynalara düşkünlüğüm vardır 🙂 Yağan yağmura inat ben balkonda kapı arkasından poz verme derdindeyim 🙂 AAAA o da neee??? Karga sen bizim balkona ceviz mi bıraktın tatlı kuşum benim 😀 Ve evrenin bize gönderdiği hediyeyi büyük bir sevgi ile kabul ettik, kırma derdimiz de olmadan afiyetle cevizimizi yedik 🙂| Fayton; bir Ada klasiği 🙂 |
| Bordo Şapka Batik, Fiyonklu Trenchcoat yurt dışından bir siteden alındı, çanta Vakko |
Bu bankta oturup hırçın denizin dalgalarını
İtalya gezimin son durağı Napoli Pompei ydi. Napoli deyince akla ilk gelen makarnaları, limonları ve tabi ki insanları Vezüv Yanardağı’nın lavları ile ölen, taşlaşmış bedenlerinin sergilendiği günahlar şehri Pompei gelir….
Size Pompei’yi kısaca anlattıktan sonra Napoli ile başbaşa bırakacağım…
Pompei bir liman ve ticaret kentiymiş. Dolayısı ile çok zengin bir halkı varmış.
“24 Ağustosda Vezüv yanardağından yükselen dumanlar, kısa bir sürede şehri mezarlığa dönüştürdü. 20.000’i aşkın insan yok oldu. İnsanlar, lavların içinde kavrulup 2000 yıl boyunca =&1=& kaldılar. İtalya’daki =&2=&, Napoli’nin 25 km uzağındaydı. =&3=& yanardağındaki püskürme 2 gün sürdü. =&2=& bu 2 günün sonunda 6-7 metre derine gömülmüştü.”
| Küller ve zehirli gazlardan kendilerini korumaya çalışan insanların taşlaşmış bedenleri. |
Bu yazıyı şu şekilde düzeltmek gerekir ki 20.000 nüfustan geriye kalan 2000 kişilik nüfusun
Ve İtalya gezimizin en keyifli noktalarından birine daha geliyoruz: Aşıklar Şehri Roma !
ROMA tersten okuyun AMOR yani AŞK!
Birçok aşk filmine hikayesine konu olan şehir…
Ve yine seyrederken hep o sahnenin içinde olmayı dilediğim, hayalini kurduğum AŞK ÇEŞMESİ -FONTANA DE TREVI…
Fontana de Trevi
Aşıkların buluşma noktası ve çeşmeye para atıp dilek diledikleri muhteşem yer!Dileğim tuttu 🙂
Aşk Çeşmesi Hakkında biraz bilgi ister misiniz 🙂
Fontana de Trevi, Roma’da Poli Sarayı’nın kenarına Nicolò Salvi tarafından Klasik ve Barokkarışımı olarak inşa edilmiş dünyadaki en ünlü çeşmelerden birisidir. Üç yolun kavşağında bulunduğu için Trevi adıyla anıldığı varsayıldığı gibi üç yeraltı su yolunun bu noktada toplanmasının isminin nedeni olduğu da düşünülmektedir. Trevi Çeşmesinin genel ifadesi “deniz”dir. Denizkabuğu şeklinde bir at arabası arabayı çeken denizden çıkan kanatlı atlar ve arabada bulunan mitolojik deniz tanrısı görünümün konusunu oluşturmaktadır. Bu yapıda heykel ve mimarî çok güzel bir biçimde kaynaşmıştır. Trevi Çeşmesi’nın tarihi İmparator Augustus döneminde başlar. Tarih su arayan askerlere su kaynağının yerini gösteren bir kızın efsanesine dayanmaktadır. İmparator Augustus’nun damadı Agrippa akan suyu Vergine su kemeri ile Pantheon’a kadar ulaştırmıştır. 12. yüzyılda V. Niccolo tarafından ve 15. yüzyılın ortasında 4. Paolo tarafından restore edilmiştir. 1998’de büyük bir düzenleme geçirmiş temizlenmiş ve su sistemi de yenilenmiştir.
Ve İspanyol Merdivenleri
İspanyol merdivenleri her basamağında
