Tatil zamanı da geldi…Uçakla mı gideceksiniz tatile ? Yoksa zaten iş gereği sık sık uçuyor musunuz? O zaman sağlığınıza dikkat etmeniz zorunlu hale geldi demektir !
Ben de geçtiğimiz hafta yaptığım bir araştırmayı sizinle paylaşıyorum.
=&0=&
· =&1=&
Selamm minnoklarım Seroş haftasonu gezip gezip hasta olmayı başardı :((
Pazar günü sabah 7.45 te ayaktaydım.Koştur koştur Fadime’nin yanına gittim sonra birlikte Taksim’e doğru yol aldık. İlknur’la buluşmamız saat 09.00 u bulmuştu. Yazık kuzucugumuz donmaktan kardanadama dönüşmüştü :((Tabi İstiklal de uzun
Bı haftadır kapsama dışında oldugumu söyleyebilirim sevgili okurlarım.. Yazamadım çizemedim içimdekileri dökemedim..
Babacigimi apar topar bir operasyona aldılar salı gunü
Tabi Antalya da yaşadıklarını biliyorsunuz..Uzaklarda bir yerde canınız hasta ve elinizden birşey gelmiyor..Felaket bir duygu..
Babacigim kimseye haber vermemiş bir de..USG çektirmeye gidişüphelenen annem hastaneye bı gitmiş babam ameliyat kıyafetleri ile duruyor
Bana operasyona girdikten yarım saat sonra haber verdiler o ameliyattayken gecen 4 saati ne siz sorun ne de ben söyleyeyim
Boğazından bir kitle alınacakmış sonra guatr da tesbit edilmiş ve bir de kemik almışlar
Zor bı operasyon olmuş anlayacağınız
Aksam 10 gibi yanına vardığımda daha yavaş yavaş uyanmıştı
Şimdi daha iyi cok şükür patoloji sonucları da iyi çıkarsa o zaman mutluluk benim olacak
Ben islerim dolAyisi ile dün sabah gelmek zorunda kaldım..Babacigimı orada bırakmak çook zor geldi…
İnsan böyle durumlarda uzakta oturuyor olmaktan nefret ediyor!
Anlayacağınız 2-3 günlük Antalya-ailemden sonra yeniden İstanbul dayım..
sağlıkla kalın, mutlu kalın..
Merhabalar,
Hep konuştuk, hep ismi geçti ama kendisini hiç çook yakından tanıyamadınız..Evet o Dr. Pierre Dukan !
Kendisi yaşını başını almış, hayata çok şey katmış bir doktor. Kendisi ile yaklaşık 5 ay önce tanıştık.
O zamanlar 170 cm boyunda 66-67 kiloda, 24 yaşından beri 8 kilo almış olmaktan yakınan, üst beden 34-36; alt beden olarak da 38 beden giyinen, kumral bir hatundum. Şimdi ise 56 kilodayım. tüm bedenler otomatik olarak düştü ve kilo fazlalığımın yoğun olduğu alt bölgeden yüksek oranda incelme sağladım. Kısacası Pierre Dukan, sadece kilo vermemi sağlamadı kendisi beni kıyafet seçiminde zorlanmayacağım bir bedene kavuşturdu…o sadece bir kitabın içerisinden ses vererek bunları başarmamı sağladı!=&0=&
Vermek istediğiniz kilo 5 kg civarındaysa ilk 3 gün sadece aşağıda belirttiğim şeylerden yiyebiliyorsunuz. İstediğiniz saatte ve istediğin izkadar yemekte serbestsinz. İster kahvaltı ister yemekte yiyin ama sadece bunları L
- Kırmızı et (dana eti ve sığır eti) Tabi ki ekmeksiz hazırlanan köfte ve kıymalı diğer tarifler de mümkün
- Balık (her çeşit balıklar ve kabuklu deniz ürünleri)
- Tavuk (kanadı ve derisi hariç)
- Dana jambon, hindi füme
- Peynir(yağsız) ve lor / çökelek
- Yumurta (özellikle beyazı saf protein ve kolesterole zararı yok. Eğer kolesterol sorununuz varsa sarısından 1 taneden yemeniz kafi)
- Yoğurt (light)
- Süt(light)
- Salatalık turşusu-az olmak kaydı ile
- Nane, dereotu, maydonoz, soğan, fesleğen
- Ve günde en az 1,5 şişe su
- Light kola
- Bitki çayları, sütlü nescafe, Türk kahvesi, çay (nescafe de krema değil gerçek süt kullanabilirsiniz, ya da sade tercih edebilirsin)
80-90 gun sonra 4. evre yanı koruma evresıne gecıyosunuz herseyden yıyebılırsıniz ancak
Selam canlarımm! Reklam gibi başlangıç yaptım çok yaşa sen Dukan Pierre yani sayende kilo verme sorununu çözdüm ya 🙂 =&0=&
Selam herkese,
Geçen hafta size rüyamı anlatmıştım ya,Hazal la serüvenimizi..Çok ağlatmıştı benı o ruya..Hatta
“Birkaç yıl önce bir kalp ameliyatı geçirmişti. Artık 50’li yaşlardaydı, bundan sonra daha dikkatli beslenmeli ve sağlığına daha çok özen göstermeliydi. Sürekli organik ve doğal besinler tüketmeye başladı.Süt ürünlerini,şekeri ve buğdayı zararlı oldukları düşüncesiyle kendine yasaklamıştı.Kısa sürede çok fazla kilo kaybetti.Et yerse bağırsaklarında yıllarca kalacağını,sindirim sisteminin yalnızca aç kaldığında ya da çiğ yiyecekler ve pastorize edilmemiş içeceklerle temizleneceğine inanıyordu.Evet sağlıklı olmak,sağlıklı yaşamak için çıkılan bu yol malesef bazı durumlardakişileri çok farklı yerlere götürebiliyor: “Ortoreksiya nervoza” hastalığına..” 0 beden mankenlere ya da hormonları nedeni ile aşırı zayıf olan kişilere özenerek başlanılan katı diyet reçeteleri,aynanın karşısında geçtikçe, yeterince zayıf olunmasına karşın hedeflenen kilo kayıpları ya da yukarıda alıntısını yaptığım konuda olduğu gibi bir hastalık geçirdikten sonra edinilen sağlıklı beslenme alışkanlığı, dikkat edilmediği ve önü alınmadığı takdirde hastalıklara kadar ilerliyormuş arkadaşlar.. Tubitak Bilim ve Teknik Dergisi 2010 Kasım sayısında “sağlıklı beslenme saplantı olursa” konulu yazıyı okuyunca hemen sizlerle de paylaşmak istedim.. Bahsettiğim konu, uzman diyetisyen eşliğinde yapılan dengeli diyet reçetelerini değil; yaşamı boyunca sağlıklı beslenme amacıyla sağlığını kaybeden kişilerle ilgili.. Zayıf kalmak ya da göründüğünden daha ince olmak için başlanılan bu yeme bozukluğu sonrasında kişilerin bağışıklık sistemi zayıflıyor ve kişi hasta oluyor.İdeal bir alışkanlık olan sebze ve meyve ağırlıklı beslenmeyi,sadece sebze meyve ile sınırlamak hatta daha ileriye götürüp de etsiz,şekersiz,unsuz,tatsız,tuzsuz bir hayata sahip olan arkadaşlar çeşitli hastalıklara kolaylıkla yakalanabiliyorlarmış..Hatta bu konuda bilimsel araştırmalar yapılmış..Dr.Steveb Bratman in yaptığı araştırmalar sonucu yazdığı makalelerle 1997 yılından beri dikkatleri çekmiş olmasına karşılık, hastalığın olumsuz sonuçları günümüzde oldukça artış göstermiş. Öyle ki ortorektik kişiler, sırf organik beslenmek amacı ile kilometrelerce yol gidip,o besinlere ulaşabilmiş.Sağlıksız olabileceğini düşündüğü bir besini asla tüketmedikleri için de aç kalmayı göze alabilmiş bu kişilerin tüm hayatı sağlıklı beslenme konusunda kaygılanmakla geçiyormuş.. Haberin çok ilgi çekici olduğunu paylaşmalıyım..Zira ne açlığa dayanabilirim ne de etsiz,tatsız,tuzsuz yaşamaya..E tabi doktorum yasaklarsa o başka J Ne demişler herşeyin azı karar çoğu zarar..Sağlıklı beslenmenin de bir sınırı var di mi J Ve bugün ki kombinim; Dantelli fırfırlı siyah gömleğim,mango üzerine kırmızı V yaka kazağım ve kırmızı ayakkabılarım; stradavarius Son olarak da siyah boru paça kumaş pantolonumla karşınızdayım.. sevgiyle,
| elbisem mango |
Dün dedim ya bi günde iki hediyem birden oldu,biri Zeynep,biri de Edi’nin hediyesi..Bugün
Kış mevsiminde hasta olmayayım, formda kalayım ve enerjik olayım diyenler için hazırladığım yazımı umarım beğenirsiniz…
Bağışıklık sistemimizin zayıfladığı, nezle,uçuk,yorgunluk gibi rahatsızlıklarla başa çıkmak zorunda olduğumuz kış aylarında vücut direncimizin artmasına yardımcı olacak, savunma mekanizmamızın güçlenmesini sağlayacak besinler ve bünyemize en uygun sporu yapmak ilk sorumluluklarımız arasında.
Özellikle,güneşin kendisini mahrum bıraktığı bu aylarda D vitaminine oldukça ihtiyaç duymaktayız.Güneşli havalarda fırsat bulup en azından 15-20 dakika direkt güneş ışığından yararlanabilmek ve de hafta bir iki defa balık yemek D vitamini ihtiyacımızı karşılayabilecektir.Çalışanlar için, öğle yemeklerini balıktan yana kullanmak ve mümkünse yemeği yürüme mesafesinde dışarıda yemek hem küçük bir spor hem de midemiz için kaliteli bir jest iteliğinde olacaktır.
Fiziksel aktivitelerimizin yaz aylarına nazaran daha az olduğu kış mevsiminde, besin alışkanlıklarımızı kurubaklagiller, tam tahıllar (esmer ekmek, bulgur, kepekli makarna / pirinç / erişte / un) ve özellikle C vitamininden zengin sebze ve meyvelerin tüketimi ile planlamamız,sindirim faaliyetlerimize yardımcı olacağı gibi; günde 10 – 14 bardak su içmek de kabızlığı önlemeye yardımcı olacaktır.
Çeşitli bitki çaylarını detoks ve kış hastalıklarına karşı koruyucu önlem amaçlı kullanabiliriz.Farklı markaların satışında olan hazır bitki çaylarının yanı sıra kendi kendimize hazırlayabileceğimiz; kuşburnu, ıhlamur, adaçayı, zencefil, rezene çayları da kış aylarında en yakın dostlarımız olabilir.Çeşitli mide ve bağırsak rahatsızlıklarına alternatif tedavi olarak değerlendirilebilen bu bitki çaylarının; aynı zamanda formda kalmamıza da katkı sağlayacağı tartışmasızdırJ Günde iki fincan bitki çayı size ve ruhunuza çok iyi gelecektir.
Eğer şimdiye dek katı meyve sıkacağı edinmediyseniz; işte size hemen almanız için gerçek bir neden: içeriğinde herhangi bir katkı maddesi istemediğiniz meyve suları sizleri kış hastalıklarının başında gelen “nezleden” kurtarıyor.Sağlığınızı kontrol altında tutmanıza yardımcı olan el emeği meyve sularınız, aynı zamanda farklı karışımlarla,damak tadınıza uygun kokteyller hazırlama fırsatı sunuyor.Sevdiklerinize ilginç süprizleri kendi hazırladığınız doğal meyve suları ile yapmaya ne dersiniz..
| Ve bugün ki kombinim;herry gömleğim,siyah pantolonum,claires küpelerim ve yeni kahküllerim 🙂 |
Bu aylarda, beslenmenize dikkat etmekle birlikte düzenli olarak spor da yapabilirseniz değmeyin
